18 Kasım 2011 Cuma

Stratejik Marka Yönetimi ve Post-Modernizm

Marka yaratma sürecindeki teori aşamalarına devam etmeden aslında herkesin ağzında sakız olmuş bir konuya değineyim istedim. Post-modernizm sürecinde marka-tüketici ilişkisi önem kazandıkça kurmanız gereken bağ noktası artıyor. Tabi sadece kullanmanız gereken iletişim araçlarının sayısı artmıyor aynı zamanda yapısıda ileri bir düzeye geçiyor. Önceden belirttiğimiz gibi artık yeni dünyada karşı tarafa ulaşabilmek için çoğu zaman tek yönlü iletişim yetersiz kalıyor.

Tüketicinin katılım boyutu sırf iletişim tarafıyla da sınırlı kalmıyor. Tüketici reklama katılıma ilgi duyduğu gibi belki de daha fazla ilgiyi ürün geliştirme veya kişiselleştirme alanlarına da duyuyor. Jonas Soda bunun çok güzel bir örneği; kişiselleştirmede gelinen belki de son noktalardan. Şöyle ki, siz istediğiniz fotoğrafınızı internetten bu şirkete ulaştırıyorsunuz ve onlarda üstünde bu fotoğraf basılı içecekleri size yolluyorlar. İster sevgilinizle birlikte fotoğrafınızı koyun, isterseniz küçük kızınızın oyun oynarkenki fotoğrafı... Bence inanılmaz (bkz. http://www.jonessoda.com/code/standard.php) :) Bundan daha ileri seviyesi ise küçük kızınızın ya da oğlunuzun fotoğrafını yollayıp çocuğunuza çok benzer oyuncak bebekleri üreten şirket yapıyor. Bunun ismini şu an hatırlamıyorum ama bulunca sizle paylaşacağıma emin olabilirsiniz.

Ürün kişiselleştirmenin markayı çok üst boyutlara, brand resonance boyutuna, çıkardığı aşikar; eğer doğru kullanılırsa.. Şimdi birazda iletişim tarafından bahsetmek istiyorum.. Geçenlerde Mindshare'le alakalı ufak bir araştırma yaptım ve gerçekten çok ilginç projelere imza attıklarını gördüm. Örneğin birinde First Direct isimli
İngiliz bir banka için yapmış oldukları çalışmada tüketicilerin banka hakkındaki olumlu olumsuz bütün görüşleri internet ve diğer veri tabanlarından toplanmış ve farklı mecralar aracılığıyla duyurulmuş. Gerçekten herkesin yapılan kötü yorumları silmek için uğraştığı bir ortamda inanılmaz radikal bir hareket olmuş. (Bkz. Mindshare - The Global Media Network - Idea One: First Direct - Live) Benzer bir hareket yine geçenlerde İngiltere'den gelmişti. Bir emlak şirketi evleri satmak için benzer bir strateji kullanmıştı - dürüstlük. Emlak piyasasında bulunmayan bir özellik olduğu için insanlar inanılmaz ilgi göstermişlerdi. Süper bi' konumlandırma stratejisi :) Bu üstte yer alan bankadan esinlenmişler midir bilemiyorum ama yine de çok güzel bir kategoride çok güzel bir hamle :) Bu arada görmeyenler için http://vimeo.com/20220954 ve http://www.youtube.com/watch?v=_2DM98tMlSo videolarını izlerseniz pişman olmayacaksınız.. Hem creative hem interactive.. Buna ne denebilir acaba? Intercreactive veya Intercreative gibi kelimeleri yakında duyarsanız şaşırmayın diyecektim ama zaten ikincisi kullanılmaya başlanmış bile :) Artık olay buraya gidiyor kısacası..

Şaşırdık mı? Hayır. Zaten olay başından beri tüketiciyle ilişki kurmak değil mi? Markanın amacı bu değil mi? Gelcek konumuzda Brand Audit veya CBBE - Customer Based Brand Equity konularını ele alacağım diye düşünüyorum. Content konusunda biraz daha ilerledikten sonra da artık denizlere yelken açmanın zamanı gelecek heralde :)

Bu arada size şiddetle tavsiyem sürekli yaratıcı çalışmalar için etrafı araştırın. İnternet olur, dışarıda gezerken olur, kitap okuyarak olur, network yaparken olur, muhabbetle olur..Farklı şeyler görmek, duymak, konuşmak kesinlikle bakış açısını genişletiyor ve yaratıcı düşünme gücünüzü artırıyor. Hatırlatmakta fayda gördüm.


Markalarınızın sürdürülebilir, pozitif, güçlü ve eşsiz çağrışımlar uyandırması dileğiyle..

Hiç yorum yok: